top of page

HUZUR NEREDE?

  • Yazarın fotoğrafı: haddizatında dergi
    haddizatında dergi
  • 5 Ağu
  • 2 dakikada okunur

-Dünya huzurlu bir yer değil, dedi çocuk. “Kötü haberler, savaşlar, açlık ölüm… Bunları duyarak yaşamak çok zor anne! Haksız mıyım?”

Kadıncağız böyle bir soru beklemiyordu. Cevabını da hazırlamamıştı o yüzden. Hem bu sorunun cevabını kim nasıl verebilirdi ki!

Çocuk bir müddet annesinin düşünceli yüzünde gezdirdi bakışlarını. Yoldaki çukur, su ile dolmuştu. Üstünden atladı. Yolun karşısına geçeceklerdi, annesi oğlunun elini tuttu.  Hızla geçti bir kamyon. Rüzgârı kamyondan sonra geldi, üşüttü. Bir yerlerden su damladı yüzlerine. Anne hâlâ cevap vermemişti. Verememişti belki de!

Yağmur çiselemeye başladı. Hızlandılar. Anne düşünceliydi. Sola dönünce köşedeki fırından ekmek aldılar.” Eve gidince bir çay koyup kahvaltı yaparız” dedi kadın içinden. “Üşüdük”

Ekmeği alıp aşağı mahalleye doğru yürüdüler. Osman Amca bükülmüş beliyle elindeki poşeti taşımaya uğraşıyordu, diğer elinde bastonu. Çocuk koştu hemen. Ona yardım etti. O sırada kadın markete uğradı, yumurta aldı. Tam çıkacakken oğlunun en sevdiği çikolata dikkatini çekti. Bir tane de ondan aldı.

Poşeti Osman Amca’nın evine kadar götüren çocuk, koşarak yokuştan inip annesinin yanına geldi. Nefes nefese kalmıştı. Bir ara avuçlarını dizlerine koydu eğilerek, soluklandı.

Köşede eski, yıkık dökük apartmanları belirdi. Hoş mahallenin hemen hemen tüm evleri böyleydi. Buralarda normal bir durumdu, bu yüzden herkes mutlu mesut yaşayıp gidiyordu. Ne zaman ki başka hayatlarla kıyası hatırlatacak şeyler olur, o zaman yürekleri bir eksiklik kaplardı. Ama bu hâl pek uzun sürmezdi. Sonrasında “çok şükür” nidası dökülürdü kalpten. Bu şükür başlarını sokacak bir evlerinin olmasına mıydı, yoksa mal derdiyle taşlaşmamış bir kalplerinin olmasına mı, bu kısım muallaktı.

Kaldırımda yiyecek arayan bir deri bir kemik kalmış köpek dikkatini çekti çocuğun. Bu mahallenin çöpleri hayvanlara zengin menüler sunmuyordu. Çünkü kıt kanaat geçiniyordu herkes. Çocuk bir köpeğe baktı, bir ekmek poşetine.  İki ekmekleri vardı. Birini köpeğe verdi. Hayvancağız uzun zamandır böyle lezzetli bir yemek yememiş gibiydi.

Asansörü olmayan eski apartmanın karanlık merdivenlerinden çıkmaya başladılar. Faturası ödenmeyen merdiven otomatiği uzun süredir yanmıyordu. Çocuk demir, paslı korkuluklara tutunarak yüksek basamakları önden çıktı. Annesi arkadan yavaş yavaş geliyor, on basamakta bir durup dinleniyordu. Nihayet eve geldiler. Ahşap dış kapının varlığı hırsızlar için bir tehdit oluşturmuyordu. Çünkü hırsızlar bu mahalle için bir tehdit oluşturmuyordu.

Anne oğul ellerini yıkadılar. Çocuğun elinde kalan pas kokusu tam geçmemişti. Anne hemen çayın suyunu koydu. Başörtüsünü ve mantosunu çıkarıp astı. Oğlunun yanına oturdu.

-Bugün kaç iyilik yaptın?

-…

-Huzuru, engelleyemediğimiz kötülüklere bakarak mı buluruz, yoksa elimizden geleni yapmaya çalışarak mı?

Gözleri ışıldayan çocuk annesine sımsıkı sarıldı.

 

 EMİNE CUMA

 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör
Bir Gencin Hatıraları-10

Efe odasında uzun süre düşündükten sonra derin bir nefes aldı. Arkadaşının evinde tanık olduğu bu hayat aklının bir köşesine kazınmıştı adeta. Artık evinin sessizliği ona daha çok dokunur olmuştu.   S

 
 
 
Bir Gencin Hatıraları-9

Efe, Genç'in evinde geçirdiği geceden sonra kendi evine döndüğünde kapıyı açarken bile içindeki hisler değişmişti. Ev aynı evdi oysa… Koridordaki ayakkabılar, salona sinmiş hafif yemek kokusu, masanın

 
 
 
Bir Gencin Hatıraları-8

Sabah güneşi  masaya vuruyor, taze ekmek ve çayın iştah açan kokusu mutfağı dolduruyordu. Genç’in annesi kahvaltıyı hazırlamış, babası da  gazetesini katlayıp kenara koymuştu. Efe dün gece gördüklerin

 
 
 

Yorumlar

5 üzerinden 0 yıldız
Henüz hiç puanlama yok

Puanlama ekleyin
2024-Haddizatında Dergi
bottom of page