Bir Gencin Hatıraları-10
- haddizatında dergi
- 7 Ara
- 2 dakikada okunur
Efe odasında uzun süre düşündükten sonra derin bir nefes aldı. Arkadaşının evinde tanık olduğu bu hayat aklının bir köşesine kazınmıştı adeta. Artık evinin sessizliği ona daha çok dokunur olmuştu. Sonrasında şunu fark etti: “Ben de bir şeyleri değiştirebilirim… Atılan küçük bir adım bile evin havasını değiştirebilir, neden olmasın?”
Bu düşünceyle odadan çıktı. Annesi mutfakta bıraktığı gibiydi, hâlâ telefonuna bakıyordu. O sırada yemek yapılmış, kokusu mutfağı sarmıştı. Efe tezgâha yaklaşırken annesi şaşkın bir ifadeyle başını kaldırdı:
-Hayırdır oğlum? Bir şey mi oldu?”
Efe hafifçe gülümsedi.
-Yok anne… Sadece sana yardım etmek istedim, dedi.
Sonra dolaptan tabakları alıp masaya koymaya başladı. Annesi şaşkındı çünkü oğlu normalde böyle şeyler yapmazdı pek.
-Oğlum sen iyi misin?
-İyiyim anne. Akşam yemeğini birlikte hazırlayalım istedim.
Annesinin yüzündeki ifade şaşkınlıktan mutluluğa döndü. Yüzüne kocaman bir tebessüm yerleşti. Uzun zamandır oğlu böyle bir güzellik yapmamıştı. Küçükken döke saça da olsa arada yardım ederdi. O zaman bunu bir oyun olarak yapardı. Ama şimdi farklı gelmişti annesine bu durum. Canı gönülden gelen bu küçük yardım yanaklardaki gamzeleri ortaya çıkarmaya yetmişti. Telefonu kenara koydu, doğruldu ve beraber masayı hazırlamaya başladılar. Efe masayı kurarken bir an durdu… Genç’in annesinin duası geldi aklına. İçinde bir sıcaklık yayıldı. Sonra kendi kendine, sessizce mırıldandı: “Allah’ım… Bize de huzur ver. Bizim evimizi de güzelleştir.”
Annesi duayı duymasa da oğlunun halindeki başkalığı ve dinginliği fark etmişti. Mutfağın havası değişmişti; diğer odadaki televizyondan gelen boğuk sesleri bile bastıran bir huzur yayılmıştı eve. Sofra hazır olunca annesi babasını seslendi.
-Hadi sofraya. Hem Efe de yardım etti bugün.
Baba koltuğundan kalkıp masaya geldiğinde hafifçe gülümsedi.
-Ooo… Beklenmedik hareketler! Ne güzel ne güzel… Sonra gözünün birini kırparak manidar bir bakışla sordu. “Hayırdır delikanlı, bu jestini neye borçluyuz?”
Efe başını yana eğdi. O da anlamlı bir göz kırpmayla karşılık vererek, “Bugün de böyle olsun istedim baba.” dedi.
Kısa bir sessizlik oldu, karı koca kısa bir an bakıştılar. “Hadi, hadi acıktık” diyerek büyük bir iştahla yemeğe başladı babası. Bir yandan yemeklerini yiyip bir yandan herkes gününü anlattı.
Kimse büyük bir şey söylemedi, dünden farkı olmayan bir gün gibiydi. Ama yemeğin lezzetine dahi sirayet eden bir muhabbet vardı. Genç’in annesinin duası sanki onların hanesinde kabul olmuştu. Ve Efe’nin yemekten önce ettiği dua gönülleri yumuşatmış gibiydi. Neden olmasın?
O akşam Efe de konuşmalara katıldı, annesi gülümsedi, babası sorular sordu… Bir anda bir şeyler değiş miydi? Küçük ama gerçek bir adım büyük güzelliklere kapı aralar mıydı? Efe bunun olabileceğini iliklerine kadar hissetti. Huzur koca bir evi bir anda kaplamıyordu belki ancak bir kişinin niyeti sessiz ve derinden ilerleyerek kendine bir yol bulabiliyordu. O günün akşamı annesi kapı aralığından oğluna baktı; yüzünde bir merak ve şefkat vardı. Kendi kendine mırıldandı:
-Bir anda ne oldu bu çocuğa böyle? Aman boş ver, ne olmuşsa iyi olmuş, diyerek kendi sorusuna cevap verdi.
AYSEL GÜR

Yorumlar